Ticaretin küresel dengeleri her geçen gün değişiyor. Jeopolitik gerilimler, gümrük vergileri ve ticaret savaşları, hububat piyasalarında da belirleyici bir rol oynuyor. Hububat Tedarikçileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Erbap, “Sürdürülebilir büyümenin anahtarı rekabetten çok iş birliğinde yatıyor. Biz HUBUDER olarak ülkemizde ve dünyada barış ve huzur ortamı yanında ticari savaşların değil, ticari iş birliğinin geliştiği bir ortam istiyoruz. Tarım ve gıda sektöründe ülkeler birbirine muhtaçtır ve kalıcı çözümler için küresel iş birliği şarttır” diyor.
Küresel ekonomi, son yıllarda jeopolitik belirsizlikler, iklim değişikliği ve ticaret politikalarındaki dalgalanmalar nedeniyle büyük bir dönüşümden geçiyor. Özellikle tahıl sektörü, bu değişimlerin merkezinde yer alarak arz ve fiyat istikrarı konusunda büyük zorluklarla karşı karşıya kalıyor. Ancak böyle bir dönemde, krizleri fırsata çevirebilecek adımlar atmak ve ticari iş birliklerini güçlendirmek kritik bir önem taşıyor.
Gürsel Erbap
HUBUDER Başkanı
Bu bağlamda, sektörün önde gelen temsilcilerinden biri olan Hububat Tedarikçileri Derneği (HUBUDER) Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Gürsel Erbap ile bir araya gelerek tahıl ticaretinin mevcut durumu, karşılaşılan zorluklar, çözüm önerileri ve sektörün geleceği hakkında güncel bilgiler aldık. Sayın Erbap, sektördeki 34 yıllık deneyimi ve aktif yönetim kurulu görevleriyle hem kamuyla hem de özel sektörle etkin bir iş birliği yürüten bir isim olarak öne çıkıyor.
HUBUDER’in sektörde oynadığı rol, derneğin hedefleri ve tahıl ticaretindeki fırsat ve riskler üzerine yaptığımız bu röportaj, tahıl ticaretine dair önemli bir perspektif sunuyor. Aynı zamanda, sektörde kadın istihdamının önemi ve güncellenen ticaret politikalarının etkileri gibi kritik konulara da değiniyoruz.
Sayın Gürsel Erbap ile gerçekleştirdiğimiz röportajı keyifle okumanızı dileriz.
Gürsel Erbap’ı kısaca tanıyabilir miyiz? Eğitim hayatınız, mesleki deneyimleriniz ve sektördeki aktif rolleriniz hakkında bilgi verebilir misiniz?
1965 yılında Ağrı’nın Tutak ilçesinde dünyaya geldim. İlk ve ortaöğrenimimi Ankara’da tamamladıktan sonra, lise eğitimimi Tutak Lisesi’nde birincilikle bitirdim. 1988 yılında Yüzüncü Yıl Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nden Ziraat Mühendisi olarak birincilikle mezun oldum. Ardından, Trakya Üniversitesi’nde Ziraat Mühendisliği alanında yüksek lisansımı tamamladım. Mesleki bilgi ve yetkinliklerimi artırmak amacıyla, İsviçre ve Almanya’da Bühler Değirmen Mühendisliği Okulu’nda özel eğitimler aldım.

Gıda sektöründe, özellikle un, nişasta ve glukoz alanlarında, 34 yıldır profesyonel yönetici ve kurucu ortak olarak hizmet vermekteyim. Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu, Marmara Bölgesi Un Sanayicileri Derneği ve İstanbul İhracatçılar Birliği Yönetim Kurullarında aktif olarak görev aldım. 2011-2013 yılları arasında Tekirdağ Spor Kulübü Yönetim Kurulu Başkanlığı yaparak, spora ve sosyal sorumluluğa verdiğim önemi vurguladım. Bugün ise, Tekirdağ Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Üyeliği ve Doruk Un Sanayi A.Ş.’nin kurucu ortağı olarak Yönetim ve İcra Kurulları Başkanlığı görevlerini yürütüyorum. 21 Aralık 2024 tarihinden bu yana da Hububat Tedarikçileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanlığını da sürdürmekteyim.
Hububat Tedarikçileri Derneği (HUBUDER) hakkında bilgi verebilir misiniz? Derneğin faaliyetleri ve sektöre sağladığı katkılar nelerdir? Ayrıca, her yıl düzenlenen uluslararası tahıl konferansı hakkında da bilgi paylaşabilir misiniz?
Hububat Tedarikçileri Derneği 2012 yılında, hububat ticareti ile uğraşan firmaları aynı çatı altında toplamak ve tahıl ticaretinde sektör ve ülke menfaatlerine katkıda bulunacak uygulamalara öncülük etmek amacıyla kurulmuş olup merkezi İstanbul’dur.
Amacı; üyeleri arasında dayanışmayı teşvik etmek ve serbest ticarete yönelik engellerin kaldırılması için girişimlerde bulunarak hububat ticaretindeki potansiyellerin en iyi şekilde değerlendirilmesini sağlamaktır.
Bu çerçevede sektörün uluslararası entegrasyon ve rekabet gücünün arttırılması için çalışmalarda bulunmakta, kamu ve özel sektör arasındaki eşgüdümü sağlamakta, tahıl ticaretini ilgilendiren sorunları ve çözüm önerilerini kamuoyu ve ilgili mercilere iletmekte ve üyeleri arasında ticaretin geliştirilmesi için faaliyetlerde bulunmaktadır.

Bugün itibariyle 165 üyemiz bulunmaktadır. Bu yönüyle Derneğimiz sektörümüzün çatı sivil toplum kuruluşu statüsündedir. Çünkü üyelerimiz içerisinde iç ticaret, iç-dış ticaret, un, yem sanayi, lisanslı depoculuk, lojistik, gümrük müşavirliği gibi 15 ayrı alandan şirketler bulunmaktadır.
Ayrıca her yıl mayıs ayında Hasat Öncesi Türkiye ve Dünyada tahıl konulu uluslararası konferans düzenlemektedir. 2025 yılında 8-9 Mayıs tarihlinde Ankara Sheraton otelde oncusunu düzenleyeceğimiz konferansımıza tüm sektörümüz davetlidir.
Tahıl piyasalarında karşılaştığınız en büyük zorluklar nelerdir? Bu zorlukların aşılması için hangi adımları önerirsiniz?
Jeopolitik belirsizlikler, ticaret savaşları, iklim değişikliği ve lojistik aksaklıklar gibi küresel sorunlar, tüm dünyada tahıl sektöründe arz ve fiyat istikrarını ve ekonomileri derinden etkiliyor. Türkiye’nin, stratejik coğrafi konumuyla Asya, Avrupa ve Orta Doğu arasında bir köprü olarak bu zorluklarla başa çıkmak için büyük bir avantaja sahip olduğu aşikardır. Bu avantajı daha etkin kullanabilmek için nakliyat dahil tüm lojistik altyapımızın geliştirilmesi, ithalat-ihracat dengemizin optimize edilmesi ve yerel üretimin desteklenmesi önceliklerimiz arasındadır.
HUBUDER olarak, uluslararası ticaret anlaşmalarını yakından takip ediyor, yerli üreticiyi desteklemek üzere sektörel politikalar geliştiriyoruz. Dijitalleşme, veri odaklı çözümler ve sürdürülebilir tarım uygulamalarını teminen kuraklığa dayanıklı tohum ve hububat araştırmalarını teşvik stratejik önceliklerimiz arasında yer alıyor. Ayrıca, kriz dönemlerinde gıda arzı güvenliğini sağlayacak altyapı projelerine ve TMO’nun pazar düzenleme gücünün etkinleştirilmesine önem veriyoruz.
Sektörünüz, kamu ile iş birliği ve koordinasyon konusunda nasıl bir yaklaşım benimsemektedir? Kamu ve özel sektör arasındaki iş birliğinin tahıl sektöründeki rolünü ve bu alandaki işleyişi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Tahıl sektörü Türkiye’de; kamu ve özel sektörün birlikte çalışması gereken stratejik bir alandır. Devlet, gıda güvenliği ve arz planlamasından sorumluyken, özel sektör piyasa dinamizmi ve yenilikçi çözümler sunar. Ancak iki tarafın uyumlu çalışabilmesi için etkin bir iletişim ve koordinasyonun sağlanması şarttır.
Kamu sektörü, gümrük vergileri, ithalat-ihracat düzenlemeleri ve stratejik rezerv planlamaları gibi kritik alanlarda düzenleyici rol oynar. Bu politikaların şeffaf ve öngörülebilir olması, özel sektörün yatırımlarını ve planlamalarını kolaylaştırır.
HUBUDER olarak, kamu ile şeffaf ve sürdürülebilir bir iş birliği oluşturmak adına düzenli toplantılar ve çalıştaylar organize ediyoruz. Bu anlamda, kamunun özel sektör görüşlerini daha etkin bir şekilde dikkate almasını sağlamak önemli bir çabamızdır. Çünkü sektörün bir bütün olarak ihtiyacı olan yatırımlar için kaynak yönetimi ya da beklenmedik olumsuz koşullara karşı alınacak ortak tedbirler tahıl tedarikinde istikrarlı ve zamanında müdahaleyi kolaylaştırmaktadır.
Tahıl Ticaretinde Sorun görüyor musunuz, görüyorsanız kısaca bahseder misiniz?
Bize göre tahıl ticaretindeki başlıca iyileştirme yapılması gereken sorunlar şunlardır:
- Üretim maliyetlerinin azaltılması,
- Buğday, arpa ve mısır gibi stratejik ürünlerde üretimin ve uluslararası ticaretin artırılmasına yönelik teşvikler,
- İthalat, ihracat ve gümrük vergilerinde şeffaflık ve tutarlı politikalar,
- TMO’nun satış politikalarının tüm sektörü kapsayacak şekilde düzenlenmesi,
- Lojistik altyapı eksikliklerinin giderilmesi,
- Mevzuatın sadeleştirilmesi.
Bu sorunların çözümü için hem kamunun hem de özel sektörün daha sıkı bir iş birliği yapması gerektiğine inanıyoruz. HUBUDER olarak, sorunların çözümü için sektörün sesi ve danışmanı olma misyonunu üstleniyoruz.
Hububat Tedarikçileri Derneği olarak orta ve uzun vadede belirlediğiniz hedefler nelerdir? Bu hedefler doğrultusunda yürüttüğünüz çalışmalar hakkında bilgi verebilir misiniz?
Dernek olarak öncelikli hedeflerimiz şunlardır:
Orta Vadeli Hedefler:
- Hububat dış ticaretinde ulusal rekabetimizin arttırılmasına yönelik tedbirler için sektör paydaşlarımızı yönlendirme, teknik ve ticari gelişimlerine katkıda bulunmak
- Yurtiçi ve yurtdışı sektörel inceleme gezileri düzenleyerek sektör paydaşlarımızı yönlendirmek,
- Kamu kurumlarıyla iş birliğini geliştirmek,
- Yurtiçi ve yurtdışı tahıl piyasalarıyla ilgili raporlar hazırlamak ve sektörümüzü bilgilendirmek,
- Yıllık kongre ve çalıştaylar organize ederek sektörün gündemini belirlemek.
Uzun Vadeli Hedefler:
- Genç ve kadın çiftçilere yönelik projeler geliştirmek,
- Avrupa Birliği ve uluslararası fonlardan yararlanarak sektöre kaynak yaratmak,
- Sektörel sosyal sorumluluk projeleri geliştirmek,
- HUBUDER’i daha etkin ve kurumsal bir yapıya kavuşturmak,
- Tarımsal üretimde iklim değişikliğine adaptasyon projelerini hayata geçirmek.
Türkiye’nin tahıl piyasalarında öne çıkan fırsat ve riskleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Sektörün sürdürülebilirliğini sağlamak için nasıl stratejiler geliştirilmeli?
Fırsatlar:
- Ukrayna, Rusya ve AB gibi önemli tahıl üreticilerinin yakın coğrafyada bulunması,
- İhracat pazarlarına coğrafi yakınlığı
- Kara ve deniz nakliyesi açısından lojistik üssü konumu,
- Değirmencilikteki ileri teknolojik altyapımız ve dünya çapındaki tecrübemiz,
- Gelişmiş unlu mamuller ve hububat üretim ve tüketim tecrübesi
- Artan dünya nüfusu nedeniyle yeni pazar olanaklarının doğması.
- Ulusal yem sektörümüzün hacmi
Zorluklar:
Türkiye’de üretim maliyetlerinin yüksek olması,
İklim değişikliğinin tarımsal verimlilik üzerindeki etkileri,
Yaşanan büyük pandemi sonrası ticaret yapılan tüm pazarların bozulan ekonomik şartları ve buna bağlı gelişen güncel mevzuat değişiklikleri
Son 3 yıldır bölgemizde ve yakın coğrafyalardaki savaşlar ve buna bağlı gelişen terör saldırıları nedeniyle lojistikte meydana gelen risk, maliyet artışı ve gecikme vb engellemeler
HUBUDER olarak bu fırsatları en iyi şekilde değerlendirmek ve zorluklara karşı dirençli bir sektör oluşturmak için yenilikçi teknolojilere yatırımlar yapmayı, uluslararası iş birliği projelerini geliştirmeyi ve sektörün uzun vadeli sürekliliğini sağlamaya odaklanıyoruz.
20 MİLYON TONUN ÜZERİNDE BİR REKOLTE BEKLİYORUZ
Son dönemde ülke genelinde etkili olan kar yağışı ve yağmur, tahıl üretimi açısından önemli bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Bu yağışların buğday rekoltesine etkisi nasıl olacak? Son rekolte tahmininizi paylaşır mısınız?

2024/25 döneminde kışlık hububat ekilişleri tamamlanmıştır. Ancak bu dönemde Ekim-Ocak sonu itibariyle ülke genelinde hem 2024 yılı hem de normaline göre az yağış gerçekleşmiştir. Özellikle ekilişin %37’isinin gerçekleştiği İç Anadolu Bölgesi ve Ekilişlerin %15’inin gerçekleştiği Güneydoğu Anadolu bölgesinde yağışlar normaline göre çok düşük gerçekleşmiştir. Ancak şubat ayında düşen kar ve kısmi yağmurlar durumu biraz olumlu yöne çevirmiş ise de özellikle Mart ve Nisan yağmurları bitki gelişimi ve verim açısından çok önem taşımaktadır. Tespitlerimize göre 2025 yılında Makarnalık Buğday ekilişlerinde %4-5 azalış, ekmeklik buğday ekilişlerinde %2-3 artış, arpa ekilişlerinde %1-2 civarı azalış gerçekleşecek. Ekiliş ve şu ana kadar gerçekleşen iklim durumunu göz önünde bulundurduğumuzda ve bundan sonraki Mart-Nisan-Mayıs aylarında iklimin normal seyretmesi halinde geçen yılki toplam üretim miktarı olan 20,8 milyon tonun bir miktar altında buğday üretimi bekliyoruz.
ABD Başkanı Donald Trump’ın açıkladığı gümrük vergileri, küresel ticaret savaşlarını yeniden alevlendirdi. Ülkeler arasında karşılıklı uygulanan bu vergiler, özellikle buğday başta olmak üzere tahıl fiyatlarına nasıl yansır? Türkiye bu süreçten nasıl etkilenir?
Öncelikle şunu söylemek isterim. Biz HUBUDER olarak Ülkemizde ve Dünyada barış ve huzur ortamı yanında ticari savaşların değil ticari iş birliğinin geliştiği bir ortam istiyoruz.
Tarım ve gıda sektöründe arz ve talebe bağlı olarak Ülkeler vatandaşlarının gıda güvenliğini sağlamak için bazı geçici tedbirler alabilmektedirler. Bu da normaldir. Ancak unutulmamalıdır dünyada hiçbir ülke ihtiyacı olan tüm tarımsal ürünü üretemez. Dolayısıyla ülkeler gıda yönüyle birbirine muhtaçtırlar. Biz Türkiye olarak bu anlamda şanslı sayılırız. Bu nedenle ülke olarak fazla etkileneceğimizi düşünmüyorum. Ancak Dünyada ihracatında ilk sırada olduğumuz un ve makarna sanayinin olumsuz etkilenebileceğini düşünüyorum. Dünya buğday piyasa fiyatları son günlerde yükseliş trendinde. Ancak 2-3 ay sonra ülkemizde ve bölge ülkelerimizde başlayacak hasatla normal seyrine döneceğini düşünüyoruz.
KADINLAR HUBUBATIN HER ALANINDA VARLAR
Hububat sektörü, geleneksel olarak erkek egemen bir alan olarak biliniyor. Ancak sizin başkanlığınızda HUBUDER yönetiminde kadın başkan yardımcısı ve üyeler bulunduğunu görüyoruz. Kadınların sektördeki rolü ve gücü hakkında neler söylemek isterseniz?
HUBUDER olarak üyelerimiz arasında tabi ki buna bağlı olarak da Yönetim Kurulumuzda kadınların olmasını önemsiyoruz ve gurur duyuyoruz. İnsanlık tarihinin geçmişinden bugüne kadar kadınlarımız her iş kolunda gerekli gayreti göstermiştir. Ailelerde evin organizasyonu ailenin bir arada toparlanması ve yarınlarımızın geleceği olan çocuklarımızın yetiştirmesinde kadınlar çok önemli rol oynamaktadır. Aslında tarih boyunca tarımın ve ticaretin her alanında kadın eli değmiş projeleri görebiliyoruz. Günümüzde çağdaş ve özgürlükçü sivil toplum kuruluşlarında kadınların en önde olduğunu görüyoruz.
Kadınların tarımdaki rolü yalnızca üretimle sınırlı değildir; ekolojik dengeyi koruma, geleneksel tarım bilgilerini aktarma ve sürdürülebilir gıda sistemlerinin oluşturulmasında da büyük pay sahibidirler. Eğer kadınların tarım sektöründeki hakları güçlendirilirse, gıda güvenliği artar, yoksulluk azalır ve kırsal kalkınma hızlanır. Hububat ticareti de tarım sektöründeki genel kadın emeğinin bir uzantısıdır. Kadınlar, ekimden hasada, depolamadan pazarlamaya kadar hububat üretim ve ticaret zincirinin birçok aşamasında yer alır. Ancak, genellikle resmi ticaret ağlarında daha az temsil edilirler ve erkeklere kıyasla daha sınırlı ekonomik fırsatlara sahiptirler.
Bizler de HUBUDER çatısı altında hem yönetim hem üye hem de ticari alanlarda kadınların rolünün önemli olduğunu düşünüyor ve sayımızı arttırmayı hedefliyoruz